27 Nisan 2018 Cuma

YA OY VER YA DA KOY VER

her şey bu kadar basit mi?

hayattaki herhangi bir soruya minimum 3 farklı şekilde cevap verilebilir.

A) ben buna 'hakim cevap' demeyi tercih ediyorum. evet, hayırla cevap verilecek sorularda, seçenek istenen sorularda ve geri kalan her birinde o an belki akıldan ilk geçen, belki en çok istenen, belki en çok canımızı çektiren, belki istatistiksel olarak domine eden cevap. sebebi ne olursa olsun bu seçenek soruya verilebilecek ana cevabı temsil eder.

B1) bu ise çoğu zaman hakim cevabın ya birebir zıddı ya da büyük farklılıklar içererek oraya kondurulmuş bir 'aykırı cevap' veya bazı durumlarda rastgele seçenek olarak var olan bir cevap.

B2) her zaman var olmak zorunda olmamakla birlikte genelde oluşan muhalefet cevabına getirilebilecek her türlü alternatifi temsil eden veya bazı durumlarda oluşan rastgele seçeneklere yeni birer rastgele seçenek olma durumu taşıyan 'alternatif cevap'.

C) taa 'doğru kavramı var olmayan bir kavramdır' demeye kadar uzanan bir yolu başlatan bu seçenek, bu sorunun herhangi bir doğru veya seçenekler arasında seçim yapmanın herhangi bir metot ile çözümlenebileceği bir cevabı olmadığını iddia eden ben diyeyim 'nihilist cevap' siz diyin 'öyle şey mi olur'.

örnekler:
1) pazardan ne satın alabilirim? bu soruyu kendine soran kişi bin bir sebepten ötürü ilk elma diyerek başlayabilir cevaplamaya. bu hakim cevap. sonrasında vereceği aykırı cevap elmanın birebir zıddı veya büyük farklılıklarla karşısında duran bir aykırı cevabı olmadığı için, rastgele bir aykırı cevap olarak armut cevabı verilebilir. ardından sayılabilecek cevapların yani pazarda satılan şeylerin bütünü, alternatif cevap sınıflandırmasına girecektir. fakat elbette kişi ben neden yaşıyorum? yaşamaya devam etmek zorunda mıyım? yemek yiyerek yaşamaya devam etmemi zorunlu kılan şey nedir? gibi deli saçması sorularla yemek yememeyi yani pazara gitmemeyi zorunlu tercih edip 'bu soruya bir cevap veremiyorum' da diyebilir.

2)kendime değer veriyor muyum? varsayalım ki(bence fark etmez) evet cevabı hakim cevap olsun. hayır aykırı cevap olmak zorundadır. bu soruda alternatif cevap olmasa da aslında evet ve hayırın devamında getirilebilecek gerekçeler farklılık gösterebileceğinden 'hayır şundan'a aykırı derseniz 'hayır bundan'a alternatif diyebilirsiniz ama ben hayır değişmediği için dememe taraftarıyım. deli arkadaşı sahneye sürersek, değer insan uydurması ve var olmayan bir kavramdır o yüzden bu soru cevaplandırılamaz bir sorudur diyecektir.

girişi yaptığıma göre siyasete gireyim. önce bu yazıyı okuyan insanlığa biraz faydam dokunsun istiyorum. akp ye oy vermiyor olmak sizi ayrı, ayrıcalıklı, değerli, farklı falan kılmıyor. sadece olağan durumu gerçekleştiriyorsunuz. kendinize farkında olmadan bir değer biçiyorsanız bu konudan dolayı, artık farkına varın. ben bunu şeye benzetiyorum amına koyim. lavuğun biri her haltı yiyor. sonra yüzüne söylüyorsunuz yaptığı her şeyi. size cevap olarak 'evet yaptım. en azından dürüstüm.' diyor. yavşak bi de savunma mekanizmalarını devreye soktuğundan dürüst olduğunu söylediğinde onu tebrik edeceğimizi ve bu olaydan sıyrılacağını sanıyor küçük beyninde yarattığı umutla. dürüst olmak belki günümüzde insanların artık az rastladığı bi şey olsa da dürüst olmak seni ayrıcalıklı kılmıyor yarak kafası seni. olağan durumu gerçekleştiriyor olmak sizi farklı hissettirmesin özetle.

neyse. geçen seneki seçimlerdeki tavrımı anlatayım önce. ben, görünürde 'lütfen oy ver. sen ve senin dışındaki her vatandaş düşüncelerini temsil eden kişi veya kurumlara oy vermeli. demokrasinin gerektirdiği ve vatandaşına değer veren devlet anlayışı budur. herkese değer veriyoruz, hu huuuu. arada bir de mutluluktan birbirimizin osuruğunu kokluyoruz yaşasın' gibi bir yaklaşımla yaklaşan biri eğer ki ardından benim ardımdan oyuna değer veriyoruz demesine rağmen sandıkta hile yapıyorsa, bu kişi veya kurumlarla ilgili şunu düşünüyorum: https://www.youtube.com/watch?v=vzfXj9_DzTw
yok aslında bunu düşünmüyorum. bu kişi veya kurumları yeterli güce ulaştığımda ortadan kaldırmayı düşünüyorum sadece. çünkü doğa kanunu böyle işler.

insanoğlu tarih boyunca uydurma yasalar yarattı. insan hakları cart hakları curt hakları. hepsi bize güzel geliyor. birçoğu çıkarımızı gözetiyor. hepsi olması gereken gibi duruyor. ardından demokrasi. herkese değer verilen bir sistem. sanki gerçekten de olması gereken buymuş gibi... değil mi sizce de? mesela bunları okuyan kişinin zihninde şu an tek boynuzlu uçan at oyuncağının gökyüzünde kişiye selam veriyor olması lazım. bence güzel yakaladım o anı.

eğer ki bazı kişiler uydurduğu yasaları uygulayacağını iddia edip uygulamıyorsa bu yasaların hükmü biter ve doğamıza geri döneriz(en azından benim yaklaşımım bu). doğa çoğu zaman acımasızdır. ve yine söylüyorum kişilerin size verdiği vaatlerin tutulmaması sizin hayatınızı baştan sona etkiliyorsa ve bu kişiler başka insanların da hayatını sömüren birer yaz sivrisineğiyse benim bu konudaki düşüncem onları terlikle duvar arasında preslemek. fakat bunun için terliğe ihtiyacım var ve geçen seneki seçimlerde terliğe sahip değildim. işte o yüzden benim kararım oy kullanmamak oldu. yani koy vermedim. hayır vererek vatanı kurtardığımı düşünmek istemedim. hayır vererek bana yapılan şerefsizliği bile bile çaresizce oy kullanmak istemedim. ama ne oldu? yine vicdanım el vermedi. bu bakış açısını anlattığım hiçbir insandan mantıklı bir açıklama alamadım oy kullanmam gerektiğine dair. tabii ki de bir umuttu yaşatan insanı. onlar da bir oy bir oydur dediler sadece sanki ben aksini iddia etmişim gibi. ama kimseye demedim bunu ve onları kırmamak belki de dışlanmamak(?) adına oy kullandım. noldu? haklı çıktım. hile yapıldı. yapmazsalar kaybedeceklerini bildikleri için hile yaptılar ve benim oyum çöpe atıldı. sadece benim değil. herkesin.

bu seçimde de aynısı olacak. ben yine reis ölmeden terliğe sahip olmaya çalışırken bir şeyler oy vermeme sebep olacak. ve yine reisi balkondan selam verirken göreceğiz. koy verenlerin birçoğu gerçekten de o esnada denizin keyfini çıkaranlar olacak. katil fikirlerin kurbanı olmamayı dileyenler belki de... neyse. bu topraklardan umudum da kalmadı zaten. herkes(belki de toplumlar) hak ettiğini yaşar vesselam.