doğduğumuz dünyadaki güzelliğin karşılığı kusursuzluktu. bir çizik, hızlıca alıştığımız standardın dışında kalan herhangi bir şey moralimizi fazlasıyla bozmaya yetiyordu. alışkanlıklarımızı sorgulamak yorucuydu. kabullenişlerimiz o kadar güçlüydü ki gerçek sanıyorduk. ne kadar bilincimiz aptalca olduğunu söylese de hep daha iyisini aramaya devam ediyorduk. daha iyi ev, iş, araba, eş, sağlık, para, ayrıcalık. amacımız bir şekilde mutlu olmak değil şu dünyada daha üstün bir yer kapmaktı. tatmin oldukça şişen, şiştikçe daha fazla tatmine ihtiyaç duyan egomuza yetişmekti derdimiz.
sonra? sonra yaşadık. ta ki ilk savrulmaya dek. en başta kendimizin mükemmel olmadığı gerçeğine bir şekilde ulaşana dek. mona lisa bile dağılırken biz de etten kemiktendik. çok basittik. kırılgandık. hastaydık. elimizdekiler de bozuluyordu. hatta etrafımızdan ölenler bile oluyordu. garip. bunca kusursuzluk beklentisinin temelinde bu kadar temelsiz bir yapı olması... garip.
aldatılmış olmak sorun muyd bilmiyorum. geriye dönüp eksik kalan u harfini eklememek zor olsa da devam edeceğim. filmlerdeki kusursuz güzel insanlar bir makyaj hilesiydi ama bu ne kadar önemliydi? hiçbir şey ilk alındığı gibi olmayacaktı ama hep yeni bir şeyler vardı, sıkı sıkıya bağlı olduğumuz.
konfor arayışının daha fazla rahatsızlık getirdiği gerçeğine ikna olacağımız şoklardan sonrası eksik, çirkin, kusurlu olanı sevmeye başlayabiliyoruz galiba. biliyorsun ki göz altı çizgileri çok daha anlamlı. seviyorsun onları. eksik kalan daha gerçekçi. saygı duyuyorsun. hepsi bir farklı geliyor artık gözüne. bazen milyarlık kulaklıktansa beş on liralık bir kulaklıktan çıkan sesin daha hoşuna gittiğini anlıyorsun. milyarlık telefona sahip çıkma endişesi yerine ekonomik bir telefonu özgürce, savrukça kullanmayı daha çok seviyorsun. biliyorsun çünkü hayatının bir parçası yapamazsın onu. ama yapanlar var çok iyi biliyorsun.
''kusursuzla'' işin olmuyor artık. sadece çok iyi tanıdığın bir insanın yüzündeki farklılığı seviyorsun.
09.11.2018 18:02 ~ 18:02 forlife
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder